Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 2023 yılı itibarıyla, geçmişte görülmemiş bir soru önergesi sayısına ulaştı. Vekiller, yasama faaliyetlerini ve kamuoyunu bilgilendirme amaçlı olarak toplamda 30 bin 546 soru önergesi verdi. Bu durum, hem milletvekillerinin denetim görevlerine olan bağlılıklarını göstermesi hem de halkın taleplerini meclis gündemine taşıma çabası olarak değerlendiriliyor. Ancak bu kadar yüksek bir sayı, yasama faaliyetlerinin etkinliğini artırmak mı yoksa meclisin işleyişini aksatmak mı gibi soruları da beraberinde getiriyor.
Milletvekilleri, yasama sürecinin bir parçası olarak, hükûmete ve kamu kurumlarına yöneltilen sorularla, toplumsal sorunlara çözüm arayışında önemli bir rol oynamaktadır. Soru önergeleri, pek çok konuyu kapsamakta; eğitimden sağlığa, ekonomiden çevre sorunlarına kadar uzanan geniş bir yelpazeye yayılmaktadır. Bu bağlamda, vekillerin hazırladığı önerge sayısının artması, TBMM’nin demokratik işlevini ne derece yerine getirdiği ve halkın taleplerine ne ölçüde duyarlılık gösterdiği hususlarını da gündeme getirmektedir.
Önerge verme sıklığı, vekillerin seçmenleriyle olan ilişkisini, aynı zamanda halkın yaşadığı sorunlara duyarlılığını da göstermektedir. Bu noktada, mevzuatın denetlenmesi ve kamu yönetimindeki sorunların tespit edilmesi açısından soru önergelerinin faydalı olabileceği ifade edilmektedir. Her ne kadar önerge sayısının yüksekliği, bazı vekillerin eş zamanlı olarak birçok önerge vermesi ile de ilişkili olsa da, bu durum, yasama organının etkin işleyişi açısından önemli bir gösterge olarak ele alınmalıdır.
30 bin 546 soru önergesi sayısının elde edilmesi, meclis içinde çeşitli tartışmalara yol açtı. Bu hususta, bazı vekiller, önerge sayısındaki artışın, yasama sürecinin verimliliğine olumlu yansıyacağını savunurken, diğerleri ise bu durumun meclis çalışmalarını aksatabileceği konusunda endişelerini dile getirdi. Özellikle muhalefet partilerinin vekilleri, hükümete karşı hesap sorulması adına verilen önerge sayısının artmasını desteklerken, iktidar kanadı ise bu önerge sayısının, bazı vekillerin siyasi popülarite kazanma çabalarından kaynaklandığını öne sürüyor.
TBMM İçtüzüğü çerçevesinde, sayıların yüksekliği, gündem maddelerinin hızla görüşülmesini zorlaştırabilir. Bu durum, yasama süreçlerinin neden net ve hızlı bir şekilde ilerlemediği konusunda daha geniş bir tartışma açabilir. Dolayısıyla, bu bağlamda alınacak önlemler, hem meclisin işlevselliğini artırma hem de siyasi gündemin daha sağlıklı bir şekilde işlemesi açısından önemli bir adım olabilir.
Sonuç olarak, vekillerden gelen 30 bin 546 soru önergesi, birçok boyutta önemli bir fenomen olarak Türkiye’nin siyasi zeminine damgasını vurdu. Meclisin, halkın sesine ne derece duyarlı olduğu ve yasama sürecinin ne denli etkin işlediği hususları, bu bağlamda sıkça irdelenen konular arasında yer alıyor. Bu önerge sayısının, ilerleyen süreçte nasıl bir seyir izleyeceği ise dikkatle takip edilmesi gereken bir gelişme olarak öne çıkıyor.