Son zamanlarda medyanın gündeminden düşmeyen Beren olayı, asansör güvenliğini sorgulamamıza neden olan bir trajedi olarak kayıtlara geçti. İstanbul'un sakin bir semtinde, 11 yaşındaki Beren'nin asansörde mahsur kalıp hayatını kaybetmesi, toplumsal bir infiale yol açtı. Söz konusu olayın ardından aile, durumu hukuki boyuta taşıyarak gerekli ceza davalarını açtı. Soruşturmaların sonucunda istenen cezaların belirlenmesiyle birlikte, Beren'in ailesinin ve toplumun beklentileri derin bir tartışma konusuna dönüştü.
Olay, 15 Mart 2023 tarihinde Akatlar'da meydana geldi. Beren, arkadaşlarıyla birlikte oynarken apartmanın asansörüne bindi. Bir süre sonra asansör arızalandı ve Beren ile arkadaşı unutulmaz bir korku deneyimi yaşadı. Çocuk, bir süre asansörde mahsur kalmalarının ardından panik içinde yardım çağırmaya çalıştı; ancak gece geç saatlerde yaşanan bu olay, maalesef trajik bir sona ulaştı. Saatler sonra yapılan kurtarma çalışmaları sonucunda, Beren'in hayatını kaybettiği belirlendi. Ailenin büyük acısı, toplumda geniş yankı buldu ve sokaklarda yapılan protestolarla güvenlik önlemlerinin artırılması gerektiği vurgulandı.
Olayın ardından Beren'in ailesi, asansörün bakımından sorumlu olan firmanın yanı sıra bina yönetimi ve mal sahipleri aleyhine dava açtı. Aile, çocuklarının hayatının kaybında ihmal olduğu gerekçesiyle asansörün güvenliği ile ilgili tüm sorumlulardan hesap sorulmasını talep etti. İstinaf mahkemesine sunulan ifadelere göre, asansörün bakımının düzenli bir şekilde yapılmadığı ve kurulumu sırasında güvenlik standartlarına uyulmadığı iddia edildi. Aile avukatı, "Bu acı kayıptan sonra herkesin güvenliğine daha fazla önem verilmesi gerekiyor. Beren gibi çocukların bir daha bu tür olaylarla karşılaşmaması için yasal süreci tamamlayacağız" açıklamasında bulundu.
Ceza talepleri ise oldukça dikkat çekici. Asansörün bakımını gerçekleştiren firmanın, ihmal nedeniyle 2 ila 5 yıl hapis cezası alması bekleniyor. Ayrıca bina yönetimi ve mal sahipleri için de tazminat talebi ortaya konuldu. Davanın seyri, asansör güvenliği ile ilgili yasaların gözden geçirilmesine ve gerekli önlemlerin alınmasına yönelik taleplerin artmasına vesile olabilir. Uzmanlar, benzer trajedilerin yaşanmaması için hem eğitici önlemlerin alınması hem de mevcut yasal düzenlemelerin daha sıkı uygulanması gerektiğini vurguluyor.
Bu trajik olay, Türkiye'de asansör güvenliğine dair soru ve endişeleri tekrar gündeme getirdi. Medya tarafından büyük bir ilgiyle takip edilen olayın ardından, uzmanlar, hem kamu düşünenbilirliğini artıran hem de hukukun etkinliğini sağlayan adımların atılması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor. Beren’in kaybı, sadece bir ailenin yaşadığı büyük bir acı değil, aynı zamanda toplumun da bir parçası olduğu güvenlik sisteminin ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Aile, bu zorlu süreçte adalet arayışına devam ederken, kamuoyunun gözleri de davanın seyrinde olacak.
Davayla birlikte asansör güvenliği konusundaki yasal düzenlemelerin güncellenmesi ve sıkı denetimlerin yapılmasına ilişkin talepler güçlü şekilde dile getiriliyor. Asansörlerin yıllık bakımları, denetimleri ve güvenlik standartlarının belirlenmesi üzerine yapılan çağrılar, yaşanan bu acı deneyimin bir daha yaşanmaması adına toplumu harekete geçiriyor.
Beren'in ailesi, sadece kendi acılarıyla değil, tüm çocukların güvenliğiyle de ilgili bir mücadele verdiklerinin altını çiziyor. Bu mücadele sürecinde, hukukun işleyişinde yaşanan zorluklar, yalnızca bireysel değil toplumsal bir sorumluluğun göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.
Sonuç olarak; Beren'in vakası, tüm Türkiye için sadece bir trajedi olmaktan öte, güvenlik standartlarının yükseltilmesi ve hukukun etkinliğinin sağlanması için bir fırsat olmalıdır. Tüm gözlerin bu davaya çevrilmesi, adaletin bir şekilde tecelli edeceği ve benzer kayıpların önüne geçilmesi adına gereken önlemlerin alınacağı umudunu da beraberinde getiriyor.